ÖZEL HABER/Güneş OCAĞA
Türk Tabipler Birliği'nin Sağlık Bakanlığı verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, çocuklarına aşı yaptırmayan aile sayısı 2014 yılında yalnızca 13 bin 70 iken, bu rakam 2016’da 11 bine, 2017’de ise 23 bine ulaştı. 2022 yılında ise Türkiye'de hızla yayılan ve binlerce kişinin ölümüne neden olan Kovid-19 pandemisi sonrası ise 2024 yılında aşı reddi 100 bine ulaştı.
Vahim tabloya dair Gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e konuşan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Veysi Ülgen, Diyarbakır'da aşı karşıtlığının yüzde 2-3'lerde olduğunu belirtirken, SES Amed Şubesi Eş Başkanı Mehmet Nur Ulus ise, hastalıklara karşı en önemli silah olan aşıya karşı bir anti propaganda yürütüldüğünü söyledi.
"AŞI KARŞITLARI MAHALLELERDE ÖRGÜTLENİYORLAR"
Türkiye'de çok ciddi bir aşı karşıtlığının olduğuna dikkat çeken DTO Başkanı Veysi Ülgen, "Türkiye'de çok güçlü bir aşı karşıtlığı var. Ve bu aşı karşıtlığı sistematik bir şekilde yürüyor. Önceleri biz koronadaki aşı belirsizliğinden dolayı bu oranın yükseldiğini düşünüyorduk. Ama aşı karşıtlığının sağlığa yaklaşımla alakalı olduğunun kanısına vardık. Birçok kesim bilimsel yöntemlere karşıdır. Yani bilime karşı olan birçok kesim, aşıya karşı da bir çalışmanın içerisine giriyor. Çok ciddi bir karşıt propaganda var. Hatta mahallelerde çok iyi bir şekilde örgütleniyorlar. Özellikle bazı cemaat gibi kesimler insanları aşı karşıtlığına itiyor. Maalesef ki aileler de buna inanıyor" dedi.
"AİLELER AŞI YAPTIRMIYOR, SAĞLIKÇILARIN MAAŞINDAN KESİLİYOR"
Ailelerin aşı yaptırmaması halinde sağlık emekçilerinin performansından kesildiğini dile getiren Ülgen, "Devlet yönetmenlikte aile hekimliklerine aşı yaptırılsın diyor. Ve aileler aşı yaptırmayınca sağlık emekçilerinin performansından kesinti yapıyor. Ama aile hekimliğe de, aşı yaptırmayan aileler karşında çaresiz kalıyor. Çünkü karşıdaki diyor ki 'ben aşı yaptırmak istemiyorum'. Kişi aşı yaptırmak istemeyince Sağlık Bakanlığı ıslak imzalı tutanağın tutulmasını istiyor. Bu tutanağın da her ay alınmasını istiyor. Ama bazı aileler bırakın imza vermeyi, beyan bile vermiyor. Biz aşının performansa bağlı olmaması gerektiğini, rutin ve zorunlu olması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bizler de büyük bir çalışmanın içerisine giremiyoruz, engeller var. Örneğin bir köyde aşıyla ilgili bir eğitim çalışması verdiğimizde, o köyün muhtarı, imamı ve öğretmeni yardımcı olmuyor. Ama buna rağmen ilgili resmi kurumlar, TTB ve STK'larla bir işbirliği içerisine girmiyor" diye konuştu.
“ROTA VİRÜS AŞISI ÜCRETSİZ OLMALI”
Aşıyla bugüne kadar bitirilen birçok hastalığın olduğunu vurgulaya Ülgen, "Tüberküloz, kızamık, boğmaca, suçiçeği gibi hastalıklar eskisi gibi bir salgın olarak görünmüyor. Ama aşılar olunmazsa bunlar bir salgına dönüşebilir. Örneğin bu yıl, insanlar grip aşısı yapmadı, bu yüzden de grip çok ağır bir şekilde geçti. Neredeyse kovid gibiydi. Aşı hastalıkların önlenmesinde bilimsel bir yöntemdir. Bazı insanlarda aşıların yan etkileri olabilir, ama bunun da bir yol ve yöntemi var. O yüzden biz hekimler aşıların mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Hatta aşıların arttırılmasını istiyoruz. Takvimde olmayan aşılar var, rota virüs gibi aşıları yaptırmak için kendi ceplerinden para verenler var. Bu aşıların da ücretsiz bir şekilde yapılması için aşı takvimine dahil edilmesini istiyoruz. Aşı bizim için koruyucu sağlık hizmetinde olmazsa olmazdır" diye kaydetti.
DİYARBAKIR'DA AŞI KARŞITLIĞI YÜKSELİYOR
Diyarbakır'da aşı karşıtlığının yüzde 2-3 olduğunu belirten Ülgen, "Diyarbakır'da ayılık veriler tabi ki de istatistik olarak düşmüyor, ama aile hekimlerinin performans kayıtlarında yüzde 2-3 aşı karşıtlığının olduğunu görüyoruz. Ama bu oran daha da yüksek de olabilir. En azından aşı reddi dilekçelerinin verildiğini görüyoruz. Tabi birde vermeyenler de var. Dolayısıyla sayı daha fazla. Bizde önümüzdeki süreçte buna dair bir açıklama yapacağız. Sonuç da bir tane de bebeğimiz olsa, mutlaka aşı olsun. Sağlık Bakanlığı'nın da bu noktada çok ciddi çalışmalar yapması gerekir. Ailelere aşının koruyucu sağlık açısından ikna edici çalışmalar mutlaka yapmalı. Tabi bu sadece Sağlık Bakanlığı'nın da işi değil, Türk Tabipler Birliği, sağlık meslek örgütleri, ailelerin ve toplumun işidir. İktidarı ve muhalefetiyle herkesin işidir yani. Sonuçta aşı olmayan bizim çocuğumuz ve bu çocuk yarın öbür gün topluma karışacak" diye ifade etti.
"İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ VERİ PAYLAŞMIYOR"
SES Amed Şube Eş Başkanı Mehmet Nur Ulus, "Maalesef ki sosyal medya üzerinden ve toplum içerisinde hastalıklara karşı en önemli silah olan aşıya karşı bir anti propaganda yürütülüyor. Biz üç kurum da geçen yıl Eylül ayında bu olumsuz propagandaya karşı toplumu bilinçlendirme çalışması yürüttük. Sosyal medyalarda farkındalık oluşturan vidolar paylaştık. Kentin birçok noktasına billboardlar astık. Diyarbakır'daki verilerin paylaşılması için de İl Sağlık Müdürü ile görüştük ama verileri paylaşamayacaklarını söyledi" dedi.
"SORUN SADECE AİLE HEKİMLİKLERİNİN ÜZERİNE YIKILMIŞ"
Sorunu sadece aile hekimliklerinin üzerine yıkan bir anlayışın olduğunu ifade eden Ulus, şöyle konuştu:
“Normalde bir aşı takvimi var ve 0-4 yaş aralığındaki çocuklar periyodik olarak aşılarını yaptırmaları gerekir. Aşıyı reddeden ebeveynlerle üç defa görüşülmesi gerekir. Aileler aşıyı reddedince bu durum İl Sağlık Müdürlüğü'ne bildirilerek kayıt altına alıyor. Fakat bilindiği gibi tartışmalı olan bir Aile Hekimliği Yönetmenliği var. Ve bu yönetmenliğe göre, ebeveynler aşı yaptırmamışsa aile hekimliklerinde çalışanların maşından kesinti yapılıyor. Maalesef ki toplum krizine dönüşen bu durum sadece aile hekimliklerinin özgün çalışmalarına bırakılmış. Toplumu aşıya ikna etmek için her hangi bir çalışma yok, sadece veriler saklanıyor. Devlet bu konuyu ciddiye almalı ve acil bir şekilde yeni bir çalışma başlatmalı. Çünkü aile hekimliklerinden aldığımız bilgiye göre, aşı karşıtlığı yüzde 200-300 artmış durumda.”