ÖZEL HABER- Ceren AKYIL
Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) sayılı günler kala, gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Psikolojik Danışman Salih Demir, sınava hazırlanan öğrencilerin son günlerde psikolojik olarak yaptıkları hataya, özellikle son 48 saatte zihinsel ve duygusal olarak en doğru şekilde nasıl hazırlanmaları gerektiğine dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu.
“SON GÜNLER ÇALIŞMANIN DEĞİL DENGEYİ KURMANIN ZAMANI”
Demir, sınava birkaç gün kala öğrencilerin yaptığı en büyük psikolojik hataya değinerek, “Artık ne yapsam boş düşüncesine kapılmak aslında bir tür savunma mekanizması. Öğrenci o kadar uzun süredir emek veriyor, o kadar yorulmuş ve belki de kaygılanmış oluyor ki, zihni onu korumak için bu cümleyi fısıldıyor: ‘Zaten geçti, artık yapacak bir şey yok.’ Oysa bu çok tehlikeli bir tuzak. Çünkü sınavın sonucu kadar, sınav anına nasıl bir ruh haliyle girdiğin de çok belirleyici. Son günlerde yapılan şey, illa ki yeni konu öğrenmek ya da test çözmek zorunda değil. Ama psikolojik olarak kendini toparlamak, bedenini dinlendirmek, uyku düzenine dikkat etmek, kendine güven veren küçük tekrarlar yapmak. Bunlar sınav performansını doğrudan etkiliyor. Birçok öğrenci son günleri tamamen boş geçiriyor, ama bu bazen zihinsel gevşemeden çok dağılmaya sebep olabiliyor. Tam tersi, çok panikleyip son güne kadar tempo artıranlar da var bu da zihni yoran, dikkat dağınıklığına neden olan bir şey. Son günler çalışmanın değil, dengeyi kurmanın zamanı ‘Zaten yapabileceğimin en iyisini yaptım’ diyebilmek için kendine şefkatle yaklaşmak, uyumak, iyi beslenmek ve sınavdan daha büyük bir hayat olduğunu kendine hatırlatmak gerekiyor” dedi.
“YENİ KONU ÖĞRENMEYE ÇALIŞMAK YERİNE BASİT TEKRARLAR YAPILMALIDIR”
Son 48 saatin, bir sınavdan çok bir maratonun son düzlüğü gibi düşünülmesi gerektiğinden bahseden Demir, “Bu saatlerde yapılacak en doğru şey, artık performansı artırmak değil, eldeki potansiyeli korumaktır diye düşünüyorum. Yani zihinsel ve duygusal hazırlığın merkezinde ‘denge’ olmalı. Öncelikle zihinsel olarak: Artık yeni konu öğrenmeye çalışmak yerine, öğrencinin bildiği şeyleri kendine hatırlatması çok daha etkili. Basit tekrarlar, konu başlıklarını gözden geçirmek, kendine ‘Ben bu kadar şeyi zaten çalıştım’ demek, hem özgüveni destekler hem zihni sakinleştirir. Kısa ve güven veren tekrarlar dışında yapılacak en önemli şey, uyku düzenini oturtmak. Geceleri geç yatıp son anda toparlamaya çalışmak, zihni yorar ve dikkat becerilerini düşürür. Duygusal olarak ise en önemli ihtiyaç, kendini güvende hissetmek. Aileyle geçirilen sakin zamanlar, hoşuna giden kısa yürüyüşler bunlar öğrencinin kaygısını azaltır. Çünkü sınavda bilgiyle birlikte kaygı seviyesi de belirleyici hale gelebiliyor. Bu yüzden de duygusal regülasyon çok kıymetli. Son 48 saatte öğrencinin kendine sorması gereken soru şu: ‘Şu an kendimi nasıl iyi hissederim?’ Bu bir kahve molası da olabilir, sevdikleriyle sohbet etmek de. Unutulmamalı ki bu bir final değil, bir durak. Ve bu durağa sağlam bir ruh haliyle gelmek, sınavda elinden geleni yapabilmenin anahtarıdır” diye konuştu.
“YA BAŞARAMAZSAM SORUSUNUN KARŞISINA ALTERNATİF DÜŞÜNCE KOYMAK GEREKİR”
Demir son olarak “Ya başaramazsam?” düşüncesinin, sınav haftasına giren neredeyse her öğrencinin zihninde yankılanan bir cümle olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
“Aslında bu cümle, temelde başarısızlıktan çok, hayal kırıklığı yaşama korkusunu barındırır. Emek verdim, uğraştım, fedakarlık yaptım. Ya karşılığını alamazsam? İşte bu noktada devreye en etkili baş etme yöntemi giriyor: Düşüncenin altındaki duyguyu fark etmek ve onu kabul etmek. Kaygıyı bastırmaya çalışmak, ‘Ben korkmuyorum’ demek, genellikle işe yaramaz. Tam tersine o duygu daha çok büyür. Bunun yerine öğrencinin kendine şunu demesi çok daha sağlıklı olur: ‘Evet, şu an kaygılıyım çünkü bu sınav benim için önemli. Ama bu duygu geçici. Ben bu kaygıyla baş edebilecek kadar güçlüyüm.’ Ayrıca ‘ya başaramazsam?’ sorusunun karşısına bir alternatif düşünce koymak gerekir. Örneğin: ‘Eğer istediğim sonucu alamazsam, bu dünyamın sonu değil. Bu sadece bir sınav. Ben öğrenmeye, gelişmeye ve yeni yollar bulmaya devam ederim.’ Bu tür cümleler, zihni felaket senaryolarından uzaklaştırır ve gerçekçi bir güven duygusu yaratır. Unutulmamalı ki, başarı sadece sınav sonucu değildir. Bu zamana kadar gösterilen emek, sabır, azim. Hepsi zaten bir başarıdır. Sınav günü zihninde bu cümlelerle uyanan bir öğrenci, sadece bilgiyle değil, içsel dayanıklılıkla da sınava girer. Ve asıl farkı bu yaratır.”